Sıkça Sorulan Sorular
Akne tedavisi sonrası yüzde görülen skar lezyonlarında uygulanabilen bir çok tedavi şekli vardır. Bu tedavi modalitelerinden önce akne oluşumunu engellemek için akne tedavisinde dikkat edilmesi gereken hususlara özen gösterilmelidir. (İlaç kullanımı, lezyonları patlatmama vs). Akne skarı oluştuktan sonra tedavisine yönelik olarak bir dizi işlem yapılabilir. Bunlar subsizyon, altın iğne radyofrekans, fraksiyonel karbondioksit lazer, PRP, mezoterapi tedavileri, hyaluronik aist dolgu enjeksiyonu, dermaroller ve dermapen gibi mikroiğneleme, kimyasal peeling (özellikle ice pick skarlarda TCA cross) gibi tedavilerdir. Bu tedavilerden bir kaç tanesi komnine olarak yapılabilir.
ALLOBLAST™, yeni doğan sünnet derisinden elde edilen fibroblast hücrelerinin, yüksek teknolojiye sahip laboratuvar ortamında, biyomühendislik teknikleri ile çoğallarak kişinin ihyaç duyduğu bölgeye enjekte edilmesine dayanan allojenik bir tedavi yöntemidir.
Yüksek teknoloji sistemine sahip GMP onaylı sır parkül laboratuvarda, milyonlarca yeni fibroblast hücresinin çoğalması sağlanır. Bu işlem FDA onay çerçevesinde fibroblast ürem tekniğine özgü krik prosesler dahilinde gerçekleşrilir. Ürelen fibroblast hücreleri Sağlık Bakanlığı’nın ve Avrupa Standartlarının belirlemiş olduğu kalite kontrol süreçlerinden geçerek uygulamaya hazır hale gelir.
Hasta kliniğe gelir, cildi topikal anestezik krem ile uyuşturulur. ALLOBLAST™ hastanın istenilen bölgesine enjekte edilir. ALLOBLAST™ uygulaması tek seansr. ALLOBLAST™ tedavisinin diğer tedavilerden çok farklı olduğu, içerisinde kolajen ve elastin üreten fibroblast hücrelerini içerdiği unutulmamalıdır.
ALLOBLAST™ uygulamalarında kullanılan doku süspansiyonları, sadece yeni doğan bebeklerin sünnet derilerinden özel tekniklerle elde edilen %100 fibroblast hücresinden oluşur. Bebek sünnet derisinden elde fibroblast hücrelerinin kronik yara tedavisi dâhil insanlar üzerinde kullanımı, FDA ve Avrupa İlaç Ajansı gibi kurumlar tarandan onaylanmıştır.
PRP (Platelet Rich Plazma) tedavisi hastadan alınan venöz kanın belirli şartlarda santrifüj edildikten sonra trombositlerden ve büyüme faktörlerinden zengin kısmının tekrar hastaya uygulanmasıdır. PRP tedavisinin yapılan bir çok çalışma ile saç dökülmesinde etkili olduğu gösterilmiştir. Hem tek başına tedavi seansı olarak hem de kullanılan tedavilere destek olarak tercih edilebilir.
PRP tedavisi saç dökülmesinde monoterapi (sadece PRP tedavisi ) olarak değil de sprey, mezoterapi ve gerektiğinde tablet gibi diğer tedavilerle beraber uygulandığında etkinliğin daha fazla olacağı aşikardır.
Liken planopilaris hastalığın şiddeti hesaplandıktan sonra tedavisi planlanır. Sınırlı lezyonların tedavisinde steroidler (topikal, intralezyoner) kullanılırken, sınırlı olup tedaviye yanıtsız olgularda ve yaygın lezyonlu hastalarda sistemik steroid, antimalaryaller, retinoidler, siklosporin tedavileri ön plana çıkmaktadır. Bu tedaviler ile hastanın subjektif şikayetlerin azalması, hastalığın ilerlemesinin durması ve erken dönem tedaviler ile yeni saç çıkışı sağlanır.
Yeni saç çıkışının sağlanamadığı durumlarda, foliküllerin izlenmediği skar (iz) dokusu gözlenir. En az 1 yıl (tercihen 2 yıl) ilaç kullanmamasına rağmen aktive olmayan liken planopilaris olguları için saç ekimi tedavisi yapılabilir. 1 yıl süreyle tedavisiz takip edilen hastalarda yapılan saç ekimi başarılı olabilmektedir. Fakat %10-25 gibi reaktivasyon riski bulunmaktadır. 2 yıl süreyle tedavisiz takip edilen hastalarda yapılan saç ekimi operasyonu ile %90 başarı sağlanabilmektedir. LPP hastalığının aktive olmadan uzun süre tedavisiz takip edilebilmesi saç ekimi işleminin başarısını ve kalitesini arttıracaktır.
Saç dökülmesi tiplerinden eğer kişide androgenetik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi) varsa ORY protokolü olarak bilinen solüsyon tedavisi faydalıdır. Bu protokolde topikal olarak kullanılan ORY solüsyonunun içeriği saçların güçlendirilmesine yönelik dizayn edilmiş aktif içeriklere sahiptir. Sistemik herhangi bir yan etki gözlenmemiştir.
Kadın hastalardan erkek tipi saç paternine sahip olan kişiler de ORY solüsyonunu kullanabilir. Etkisinin süresi kişisel farklılıklar göstermekle beraber 3-6 ay içerisinde minyatürize olmuş (incelmiş) kıl köklerinin canlanması, kalınlaşması beklenmeketdir. Tedavinin etkinliğini değerlendirme süresi 1 yıldır. Nispeten uzun süren ve sabır isteyen ORY protokolü, kık köklerinde regrowth yapabilme potansiyeline göre saç ekimine alternatif oluşturmaktadır. Diğer saç dökülme tedavileri olan PRP, mezoterapi, otolog mikrogreft kök hücre tedavisi gibi tedaviler kombine edilebilmektedir.
Saç folikülünde görülen bazı hastalıklarda kıl kökü hücreleri kalıcı olarak hasarlanmakta ve bu tabloya skatrisyel alopesi denmektedir. Kıl geri dönüşünün mümkün olmadığı bu durumlarda inflamatur bir süreç varsa hastalığı alevlendirecek faktörlerden uzak durmak ve uygun zamanda saç ekimi ile kozmetik olarak kabul edilebilir sonuçlar alınabilmektedir.
Sikatrisyel alopeside saç ekiminden en önemli belirleyici faktör ekim yapılan bölgedek skar dokusuna bağlı düşük kan akımıdır. Bazı otorlere göre saç ekiminden 2 hafta önce minoxidil sprey tedavisine başlayıp, işlem sonrası 5 hafta kadar devam etmek azalmış kan akımının yaratacağı olumsuz etkiyi kaldırmak için tercih edilebilir. Minoksidil etken maddeli ilacın damar genişletici özelliği olduğu (vazodilatasyon), asaç köklerindeki anagen fazı uzattığı ve greft sağkalım başarısının arttırdığı düşünülmektedir.
Kan akımını arttırmak için bir diğer metod, 2 hafta süreyle pentoksifilin 400 mg (Trental 400 mg) etken maddeli ilacın saç ekiminden 2 hafta önce başlanmasıdır. Saç köklerini besleyen dokudaki oksijenasyonu arttırdığı ve saç ekimi işeminin başarısını arttırdığı düşünülmektedir.
Bir başka alternatif ise saç ekimi yapılan alana ekim işleminden önce fraksiyonel ablatif lazer uygulanmasıdır. Tüm bu öneriler skatrisyel dokudaki saç ekiminden sonra iskemi, enfeksiyon, nekroz riskini azaltmaktır.